Seyahat

Nilüfer’de pancarın öyküsü müzik, ritüel ve lezzetle buluştu

Nilüfer Belediyesi’nin yeni söyleşi serisi “Gastroetnomüzikolojik Kaynatmalar” başladı. Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı ve Doç. Dr. Erhan Akarçay’ın katıldığı ilk etkinlikte, pancarın tarladan sofraya yolculuğu, kültürel ve sosyolojik boyutlarıyla ele alındı.

Nilüfer Belediyesi, yemek, müzik ve kültürü bir araya getiren yeni bir söyleşi serisine başladı. “Gastroetnomüzikolojik Kaynatmalar” adıyla düzenlenen serinin ilk buluşmasında, pancarın tarladan fabrikaya uzanan öyküsü, müzik ve yemek kültürüyle harmanlanan zengin bir anlatımla sunuldu.
Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı’nın hazırlayıp sunduğu “Pancar Pezik Değil Mi?” başlıklı söyleşide, Doç. Dr. Erhan Akarçay konuk olarak yer aldı. Pancar Deposu’nda gerçekleşen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir de katıldı.

Etkinlik boyunca katılımcılar hem pancarla ilgili şarkılar dinledi hem de çeşitli pancar yemeklerini tatma fırsatı buldu. Şeker pancarı, pancar pekmezi, pezik turşusu, pezik turşusu yemeği ve pancar kvassı gibi farklı lezzetler sunulurken, her tadımda farklı bir ezgi ve hikaye paylaşıldı.

YEMEK VE MÜZİĞİN KÜLTÜREL HAFIZADAKİ YERİ
Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, gastroetnomüzikoloji kavramını açıklarken, yemek ve müzik ilişkisine getirdiği yeni bakış açısını anlattı. Varlı, gastronomi uzmanlarının şölen yemeklerinden bahsederken şölenin içeriğine derinlemediğini, etnomüzikologların ise hasat ritüellerinden söz ederken hasatın kendisine odaklanmadığını belirtti.
Bir yemeğin, bir ürünün varoluş sürecinde sesin, müziğin ve dansın nasıl iç içe olduğunu göstermek istediklerini belirten Varlı, “Cenaze, düğün gibi ritüellerimizde müzik vardır ama bu genelde unutuluyor. Biz bunları hatırlatmak ve Türkiye’ye özgü anlatılar üzerinden bir veri tabanı oluşturmak istiyoruz” dedi. Varlı, etkinliklerin ilkine, mekanın geçmişine atıfla pancardan başladıklarını, ekim-kasım aylarının da pancar hasadı dönemi olduğunu ekledi.

ÜRETİMDEN KOPUŞUN TOPLUMSAL YANSIMALARI
Doç. Dr. Erhan Akarçay ise modern kentlerde yaşayan bireylerin üretimden kopuşuna dikkat çekti. Bursa gibi hızla dönüşen kentlerde yaşayanların tarımsal üretim koşullarından ve emek süreçlerinden tamamen uzaklaştığını vurgulayan Akarçay, bunun büyük bir yabancılaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi.
“Şekerin fiyatı arttığında nihai tüketici olarak hissediyoruz ama şekerin üretim koşullarına, çiftçilerin tarımsal üretim ilişkilerinde nasıl dönüşüm geçirdiklerine dair bağlamdan uzaklaşmış durumdayız” diyen Akarçay, etkinliğin yapıldığı Pancar Deposu’nun da eskiden üretim ilişkileriyle tanımlanan bir mekandan, kültürel üretime dönüştüğünü belirtti.

ŞEKERİN TARİHSEL YOLCULUĞU VE CUMHURİYET SANAYİSİ
Akarçay, şekerin tarihsel süreçte aristokratların erişebildiği değerli bir üründen, günümüzde alt sınıfların kalori ihtiyacını karşılayan temel besin maddesine dönüşümünü anlattı. Türkiye’de şeker pancarından şeker üretiminin Cumhuriyet’in sanayi politikalarıyla yakından ilişkili olduğunu vurgulayan Akarçay, Alman teknolojisiyle kurulan fabrikaların sadece üretim merkezi değil, okuluyla, hastanesiyle bütün bir yaşam kompleksi oluşturduğunu söyledi.
“Eskişehir’de Şeker Mahallesi var. Bu, şeker fabrikasının bir kentin mahallesine adını verebilecek kadar kurumsal kültür ve dayanışma yarattığını gösteriyor” diyen Akarçay, pandemi döneminde kolonya üretimi için şeker fabrikalarının etil alkol sağlamasının, bu tesislerin ne kadar hayati olduğunu kanıtladığını belirtti.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında “üç beyaz” olarak un, şeker ve dokumanın sanayileşme politikalarının temelini oluşturduğunu hatırlatan Akarçay, günümüzde nüfusun yüzde 85’inin kentlerde yaşamasına rağmen tarımın hala ülkenin en önemli meselelerinden biri olduğunu vurguladı.

Söyleşinin sonunda katılımcıların da sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Erhan Akarçay’a, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir günün anısına hediye verdi.    

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu